Hükümet tarafından 01/01/2010 tarihinden itibaren onay verilen ve bir hafta öncesi yapılan artış sonrası akaryakıt fiyatlarında yeni bir artışa gidilerek ikinci artış yapıldı. Buna göre 50 litrelik bir depoya sahip otomobil 200.5 TL’lik benzin ile dolacak. Son yapılan artışlarla birlikte, 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi 3.79 liradan 3.87 liraya ulaştı. 97 oktan benzinin litresi ise 4.01 liraya yükseldi. Şirketlerin dünyadaki petrol fiyatlarındaki yükselişi gerekçe göstererek akaryakıta zam yaptığını diğer bir görüşe göre ise zammın nedeninin dolardaki artışa bağlı olduğu ifade edilmiştir. Başta akaryakıt ZAMMI olmak üzere, başlatılan yeni bir ZAM yağmuruyla ve dolaylı vergilerde yapılan yüksek oranda artışlarla getirilen yük, tüketici yurttaşın yaşamı cehennem azabına çevirmiştir. Dolaylı vergilerden ÖTV ve KDV oranı, ekim/2010 sonu itibariyle 95 oktan benzinin litresinde 1,8915 TL (98 oktanda 2,0135 TL) Dizel ise litresinde 1,3045 TL olmuştur. Sosyal hukuk devleti olmanın gereği olan ve Anayasanın 2.,5.,73., 166.,172., maddeleri, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. Maddesinde belirtilen Evrensel Tüketici Haklarının temel ilkesi olan, “Tüketicilerin temel gereksinimlerinin karşılanması, ekonomik çıkarlarının korunması haklarına” uygun olarak gerekli önlemlerin alınarak ve yaşama geçirilmesi gerekirken ve,“Çok kazanandan çok, az kazanandan az alınması gereken vergilerin,” doğrudan ve dolaylı vergiler olarak tüketici yurttaşın sırtına yüklenmesi ve bu yükün her yıl biraz daha arttırılmasından kaynaklı haksızlığın boyutu bu gün çok daha net bir biçimde ortay koymaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 73. Maddesi; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. . Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikalarının sosyal amacıdır” Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ve mali güce göre vergi alınması esas olması gerekirken mal ve hizmetlere ilişkin uygulamanın aksi olduğu görülmektedir. Dolaylı vergiler, vergilemenin mal veya hizmetin tüketici tarafından satın alınması aşamasında fiyatın içerisine ilave edilerek (gizlenerek) yapılması esasına dayanan ve vergilemenin temel prensibi olan mali güce göre vergi verilmesi ilkesini en çok aşındıran, vergilemede adaleti bozan bir vergi alma metodu olmuştur. Dolaylı vergiler mal veya hizmetin tüketimi esnasında ve tüketenin mali gücünden bağımsız olarak alınmaktadır. Ülkenin en zengini de en fakiri de aynı oranda vergi ödemektedirler. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı arttıkça toplumsal gelir dağılımındaki adaletsizlik orta ve alt gelir gurupları aleyhine büyümektedir. Ülkenin vergi ihtiyacını milli gelirden çok yüksek pay alan kesim yerine milli gelirden çok düşük pay alan kesimler karşılamaktadır. Bu haksızlığa zaman geçirmeden DUR denilmelidir.
|